Kireçlenme, eklem kıkırdaklarının çeşitli sebeplerle kalıcı olarak zarar görmesine deniyor. İlerleyici bir hastalık olan kireçlenme, eklemlerde ciddi ağrı ve hareket zorluğu yaşanmasına sebep oluyor. Genellikle 50 yaş ve üzeri yaş grubunda yani 4. ve 5. dekat denilen zamanlarda görülen kireçlenme daha az olarak genç yaş grubunda da izlenebiliyor. Kilo fazlalığı ve obezitenin hastalığın oluşmasında ve hızlı bir şekilde ilerlemesinde önemli bir rolü bulunurken, hastalarda özellikle ilerleyen dönemlerde belirgin bir şekilde yürüme güçlüğü ve bacaklarda çarpılmalar görülebiliyor.
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Turgay Çavuşoğlu, “obezite kireçlenmenin en önemli nedenlerinden biridir” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Ailesel yatkınlığın kireçlenme oluşmasında rolü bulunmaktadır. Ancak günümüz dünyasında çağın vebası olarak nitelendirilen obezite sorunu kireçlenmenin en önemli faktörlerinden birini oluşturmaktadır. Geçirilmiş kazalar, hatalı ameliyatlar, aşırı mesleki ve sportif aktiviteler ve romatizmal hastalıklar bu hastalığın ana nedenlerini oluşturur.”
Kireçlenme rahatsızlığında en önemli belirtiyi dizlerde ortaya çıkan ağrı oluşturuyor. Hastalığın erken dönemlerinde bu ağrı katlanabilir, hafif ve ara ara olur; istirahat ile kolayca geçer. Ancak hastalık ilerledikçe ağrının miktarı ve süresi uzuyor; ayrıca dinlenmeye de daha az olumlu yanıt veriyor. Prof. Dr. Çavuşoğlu, bir diğer semptomun ise dizin önden bakıldığında içe veya dışa doğru eğilmesi olduğunu belirtiyor. Bu, dizlerin çarpılması olarak da ifade ediliyor. Bu bulgu hastalığın ciddi olarak ilerlediğini ortaya koyuyor. Özellikle gece uykudan uyandıran ağrı bu hastalığın en ileri evreye ulaştığı konusunda da kişiyi uyarıyor. Dizlerde şişlik hali giderek artarken, yürüme mesafesinin azalması, dizlerden krepitasyon denilen çıtırtı seslerinin gelmesi ve basit hareketlerde dizlerde su toplanarak ödem oluşması da diğer bulgular arasında yer alıyor.
EN BÜYÜK RİSK GRUBU 50 YAŞ ÜSTÜ KADINLAR!
50 yaş üstü kadın hastalarda oransal olarak daha fazla görülen kireçlenme, obez toplumlarda daha yaygın. Bölgesel olarak ülkemizde daha az görülmesi ile birlikte özellikle Akdeniz coğrafyasında eklem kıkırdaklarında kireçlenme izlenme sıklığı artıyor. Obezite, genetik geçiş, bedensel aşırı aktivite, geçirilmiş kazalar ve ameliyatlar bu hastalığın risk faktörlerini oluşturuyor.
YARIM PROTEZ CERRAHİSİ HASTALIK İLERLEMEDEN YAPILMALI
Kireçlenmenin tanısı dikkatli bir hasta muayenesini takiben basit röntgen tetkikleri ile büyük oranda konuluyorr. Ancak gerekli olan durumlarda bilgisayarlı tomografi ve MR incelemeleri ile de teşhis doğrulanıyor. Tedavi seçeneklerinden biri olan unikondiler diz protezi (yarım diz protezi) cerrahisi, kireçlenme hastalığının orta ve orta-ileri dönemlerinde, sadece dizin bozulan kısmına cerrahi olarak müdahale edildiği ve henüz bozulmayan kısımlarına dokunulmadan uygulanan bir cerrahi tedavi yöntemi. Halk arasında kısmi ya da küçük protez olarak da bilinen bu yöntemin avantajlarından faydalanabilmek için hastalığın çok ileri evreye gelmeden uygulanması gerekiyor.
OPERASYON ŞEKLİ VE OPERASYON SONRASI SÜREÇ
Prof. Dr. Çavuşoğlu, bu tedavi yöntemi için “pek çok hastada operasyon sonrası fizik tedaviye gerek duyulmuyor” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:
“Spinal (belden uyuşturma) ya da genel anestezi altında uygulanan unikondiler (yarım-kısmi) diz protez işlemi, total (tüm) proteze göre daha küçük kesi açılarak ve daha az dokuya müdahale edilerek yapılan daha küçük (minör) bir cerrahi girişimdir. Bu cerrahide dizin sadece zarar görmüş bölgesi protez ile yenilenerek onarım yapılır. Ortalama 45 dakika süren bu operasyon, total diz protezine göre daha az kan kaybı, daha az enfeksiyon riski, günlük yaşama daha erken dönemde dönebilme ve pek çok hastada ilave bir fizik tedavi sürecine gerek duyulmaması gibi avantajlar sağlamaktadır. Normal diz protezleri ile aynı düzeyde başarı oranına sahip olan kısmi –yarım (unikondiler) diz protez işleminin ameliyat sonrası komplikasyon oranı da daha düşük olmaktadır.
2-3 gün içerisinde taburcu olabilecek düzeye ulaşan hastalar 10. günden sonra yürüteç desteği olmadan bağımsız bir şekilde yürüyebilmektedir. Genellikle normal diz protezleri ile benzer kullanım süresi bulunan unikondiler (kısmi- yarım) protezler, sonrasında normal total protezler ile yenilenebilmektedir. Bu sayede normal diz protezi kullanım süreleri ikiye katlanarak , 25 – 30 yıllara ulaşılabilmektedir.”